2004 yılında Münster Üniversitesi Dini Araştırmalar Merkezine „İslam Profesörü“ olarak atanan ancak Hz. Muhammed’in „tarihsel bir gerçekliği olmayan efsanevi bir lider“ olduğunu iddia ettiği için Eylül ayının başlarında görevinden uzaklaştırılan Alman İslam İlimleri Profesörü Muhammed Sven Kalisch’e tepkiler artarak devam ediyor. Münster Üniversitesinde eğitim gören öğrenciler, „Müslüman öğrenciler ve Akademisyenler kurulu“ ile birlikte yaptıkları bir basın açıklamasıyla, Profesör Kalisch etrafında aylardır sürdürülen tartışmaların eğitimlerini olumsuz etkilediğini bildirerek, Kalisch’in Üniversiteden ilişkisinin tamamen kesilmesini talep ettiler.
Müslüman aileler Prof. Kalisch’den ders alan öğretmenlere güvenmezler
Münster Üniversitesi öğrencileri basına dağıttıkları bildiride, Profesör Kalisch’in Hz Muhammed’in varlığı konusunda şüphe uyandıran iddialarının son derece asılsız ve bilim dışı olduğunu dile getirdiler. Bu hafta içinde basına dağıtılan bildiride, Kalisch’in „bilimsel araştırma“ olarak tanıttığı konferans metinlerinde sadece kişisel düşüncelerini dile getirdiği hatırlatılarak; „bilimsel bir araştırmanın sonucu olarak ortaya koyulan bir çalışmada, ilgili araştırmaların yapılmış olması gerektiği“nin altı çiziliyor. Bütün peygamberlerle birlikte Hz. Muhammed’in de varlığını inkar eden bir Profesörün yönetimden uzaklaştırılmasını yeterli bulmayan „Müslüman öğrenciler ve Akademisyenler kurulu“, şikayetlerini ve endişelerini dile getirdikleri bildiride, Kalisch’in halen Üniversitede ders verebildiğini, son yapılan düzenlemeyle sadece bu derslere girme zorunluluğunun ortadan kaldırıldığını belirtiyorlar. Bu durumun müslümanlar nezdinde kabul görmeyeceğine değinilen bildiride öğrenciler, istikballeri ve kariyerleri konusunda endişelerini dile getirerek, Müslüman anne ve babaların Kalisch’in görev yaptığı bir fakülteden mezun olacak öğretmenlere çocuklarını göndermekde tereddüt edeceklerini ifade ediyorlar.
Prof. Kalisch’in eleştiriye tahammülü yok
Prof. Kalisch’e ağır eleştirilerin yöneltildiği bildiride, Almanya Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyaleti Bilim, Araştırma ve Teknoloji Bakanı Andreas Pinkwart’ın, Kalisch’in Dini Araştırmalar Merkezindeki eski görevini de hakkıyla yerine getirmediğine dair açıklamalarına vurgu yapılıyor. Mustakbel İslam öğretmenlerini kullanarak, kişisel teolojik düşüncelerini yaygınlaştırmaya çalışan birinin Üniversite çevresinde korunmaya çalışılmasının şaşkınlıkla karşılandığını nakleden Münster Üniversitesi öğrencileri, İslam’ın eleştirel bir gözle ele alınmasını savunan Prof. Kalisch’in, kendisini eleştirenleri „radikal dinci“ olarak karalamaya çalışmasındaki bariz çelişkiye de dikkat çekiyorlar.
Öğrenciler üzerinde baskı var
Tarihi- eleştirel araştırmaların İslam tarihinde mevcut olduğunu ve bilimle İslam’ın asla çelişmediğini tekrarlayan Üniversiteli gençler yayınladıkları bildiride, Karl-Heinz Ohlig ve Christoph Luxenberg gibi araştırmacıların tezlerinin defalarca çürütüldüğünü ancak Prof. Kalisch’in bu çalışmalara kayıtsız kalmasının anlaşılamadığını ifade ediyorlar. Müslüman Öğrenciler ve Akademisyenler kurulu’nun dağıttığı bildiride Üniversite bünyesindeki çalkantılara da yer verilerek, eğitim seminerlerine ara verilmesinden duyulan rahatsızlık dile getiriliyor ve öğrenciler üzerinde uygulanan baskının sona erdirilmesi isteniyor. Bildiride ayrıca, medyada aylardır sürdürülen ve Prof. Kalisch’in etrafında dönen tartışmalar üzerine bazı gönüllülerin ve Üniversite yetkililerinin Prof. Kalisch için seferber oldukları, Prof. Kalisch’in seminerlerine katılmaları için öğrencilerin üzerinde baskı oluşturdukları ve Üniversitede kalması için zorla imza topladıkları ileri sürülüyor. Bildiride, bütün bu yaşananların İslam dersleri için öngörülen bir misyonun yansımaları olabileceği imasında da bulunuluyor. Öğrenciler, Prof. Muhammed Sven Kalisch’in İslam’ın temel değerlerine ters düşen açıklamalarından dolayı Münster Üniversitesi Dini Araştırmalar Merkezinden ayrılan ‚Almanya Müslümanlar Koordinasyonu Kurulu (KMR)‘nun kararını çok yerinde bulduklarını belirterek, Prof. Kalisch’in yerine atanacak ismin de bu kurulla birlikte belirlenmesini istediler.
Alman şarkiyatçıların da sabrı taştı
Münster Üniversitesinde İslami İlimler Profesörü olarak görev yapan Marco Schöller meslekdaşına katılmadığını belirterek, Prof. Kalisch’in Hz. Muhammed’in yaşamadığına dair hipotezinin kulağına, asırlar önce uygulanmaya koyulmuş bir „Komplo Teorisı“ gibi çalındığını söyledi. O yıllarda böyle bir komployu birinin uydurmasının ve ardında hiçbir iz bırakmadan amacına ulaşabilmesinin mümkün olmadığını ifade eden Profesör; „biz böyle bir ize rastlamadık“ dedi. Göttingen Üniversitesi İslami İlimler Profesörü Timan Nagel’de Prof. Kalisch’in iddialarını tenkid ederek; „Yaşadığına dair bir işaret bulunmadığı için Eflatun’unun da yaşamadığını öne sürebilirsiniz“ benzetmesinde bulundu. İronik bir ifadeyle Kalisch’i yeren Prof. Nagel; „ böyle bir oyunu sahneye koyabilmek için süper bir beyine sahip olmak lazım“ dedi. „Bir iddiada bulunuyorsanız, bu iddianızı belgelemeniz gerekir“ diye sözlerini sürdüren Prof. Tilman Nagel Prof. Kalisch’e; „Ne zaman, nasıl ve niçin Hz. Muhammed icad edilmiş?“ sorusunu yöneltti.
Angelika Neuwirth: Kalisch bir provakatördür
Prof. Kalisch’e en ağır eleştiriler de Berlin’li Şarkiyatçılardan geldi. Berlin Brandenburg Akademisi bünyesinde sürdürülen ve Kur-an’ın nuzul sürecinin etimolojik açıdan inceleneceği „Corpus Coranicum“ projesinin yöneticilerinden, İslam araştırmacısı Michael Marx „der Spiegel“ dergisinde yayımlanan bir söyleşide Prof. Kalisch’in, Kur-an’ın İncil’in bozulmuş bir versiyonu olduğunu düşünen ve Karl-Heinz Ohlig’in izinden giden araştırmacıların arasına dahil olduğunu söyledi. „Corpus Coranicum“ Projesinin yöneticisi İslami İlimler Profesörü Angelika Neuwirth’de Katolik haber ajansı KNA’ya verdiği bir mülakatta Prof. Kalisch’i ağır bir dille tenkid ederek provakasyon yapmakla suçladı. “Saarbrücken grubu” olarak bilinen Ohlig, Luxenberg takımının İslam bilim dünyasıyla diyalog imkanlarını baltaladıklarını belirten Prof. Neuwirth, bu gruptan bazılarının arapçaya dahi vakıf olmadıklarını söyledi.
Ohlig: Muhammed İsa’nın sıfatıdır
Prof. Kalisch’in, Hz. Muhammed’in yaşamamış olduğuna dair bulgularını dikkate değer bulduğunu söylediği İslam araştırmacısı Karl-Heinz Ohlig, “Muhammed” isminin Hz. İsa’nın sıfatlarından biri olduğunu iddia ederek, eski kuruşların üzerinde yer alan resimleri delil olarak gösteriyor. Bu kuruşlarda Muhammed isminin Hıristiyan semboller ve haç işaretleriyle birlikte kullanıldığını öne süren Ohlig, 800’lü yıllardaki Hıristiyan akımlardan İslam’ın doğduğuna inanıyor. Ohlig, Prof. Kalisch’in bir müslüman olmasına rağmen düşüncelerini açık bir dille ifade edebilmesinden etkilendiğini de belirterek; “saygıya değer, çünkü çok riskli birşey” sözleriyle hayranlığını dile getirdi.
CRS yolsuzluk olaylarıyla da gündeme gelmişti
Almanya’nın Münster Üniversitesi bünyesinde kurulan ve İslam din dersi öğretmeni yetiştirmesi hedeflenen Dini Araştırmalar Merkezi (Centrum für Religiöse Studien Münster, CRS) sadece Prof. Kalisch’in, Hz. Muhammed ve Kur’an’la ilgili olumsuz beyanlarıyla tanınmadı. Merkez, bu senenin Ağustos ayında patlak veren bir yolsuzluk davasıyla da adından sıkça bahsettirdi. Prof. Kalisch’in asistanı olan ve Almanya’da okutulacak din dersi kitaplarının yazarlarından olan Suriye asıllı Alman müslüman Lamya Kaddor’un 100 bin Avro’ya varan ve bilimsel araştırmalar için ayrılmış parayı amaç dışı olarak kullandığını öne süren Üniversite yönetimi, savcılığa başvurarak Kaddor hakkında dava açmıştı. İddiaları reddeden Lamya Kaddor ani bir kararla istifa ederek Üniversitedeki görevinden ayrıldı.
Prof. Kalisch eski asistanını yerden yere vurdu
Prof. Kalisch, eski asistanı Lamya Kaddor’un istifasından hemen sonra İnternette yayınladığı bir e-postada, Kaddor’u hesabına usulsüz para aktarmak ve doktorasını Üniversitedeki üçüncü şahıslara yazdırmakla itham etmiş ancak daha sonra mahkeme önünde bu ifadeleri tekrarlamayacağını taahhüt etmişti.
Lamya Kaddor: Prof. Kalisch o göreve layık değil
İstifasının akabinde „İslam.de“ sitesine yaptığı bir açıklamada eski patronunu eleştiren Lamya Kaddor; „İlk önceleri onun o makama layık olduğunu düşünüyordum ancak Teolojik tartışmalardan sonra Kalisch’in bulunduğu görevin hakkını veremeyeceğine kanaat getirdim“ dedi. Aslında reformist bir kimliğe sahip olan ve camide başı açık olarak verdiği pozlarla Müslümanların antipatisini toplayan Lamya Kaddor, yolsuzluk iddialarının bir komplonun parçası olduğunu söyleyerek kendisini savundu ve „bilinçli olarak yıpratılmak istendim“ dedi.
İslam öğretmeni yetiştirmek üzere açılan bir eğitim merkezinde cereyan eden bu menfi olaylar, Prof. Kalisch’in Hz. Muhammed’in varlığını inkar eden açıklamalarıyla birlikte medyada yerini aldı ve kurumun güvenilirliğini bir hayli sarstı.
Kalisch yüzünden Üniversite taşındı
Prof. Angela Neuwirth’in de röportajında dile getirdiği gibi, Avrupa’daki –malum- Anti İslamcı Kültür, İslam’ı veya Müslümanları tehdid eden her vakıada harekete geçerek, “ Müslümanları taş devrinde yaşayan ve bilimsel araştırmaların önünü şiddet kullanarak kesmeye çalışan bir guruh” olarak lanse etmeye devam ediyor. Prof. Kalisch olayında da kendini gösteren İslamofobik refleksle, Münster’deki İslami Araştırmalar Merkezi “güvenlik gerekçesiyle” Aegidiistraße’deki yerinden, Geiststraße’de bulunan ama adresi tam olarak bildirilmeyen bir binaya taşındı. Perşembe günü yine basın mensuplarının karşısına çıkan Prof. Kalisch, bazı şahısların dikkate alınması icap eden eylemlerde bulunduklarını ancak somut bir ölüm tehdidiyle karşılaşmadığını söyledi. Kalisch’in bariz bir ölüm tehdidiyle karşılaşmadığını söylemesine rağmen Alman basını “Kalisch’e ölüm tehdidi” gibi manşet haberler yaparak İslam antipatizanlığını körüklemeye devam ediyor.
Emine Karahocagil Arslaner
(Özel haber olarak 25 Ekim 2008’de www.timeturk.com sitesinde yayınlanmıştır)
İlk Yorumu Siz Yapın