Avrupa`nın başı çok eşlilikle belada. Son yıllarda Avrupa`nın çeşitli ülkelerinde alınan hukuki kararlarla poligamiye artık yeşil ışık yakılıyor.
Ülkelerinde süregelen savaşlar, iç çatışmalar veya ekonomik sıkıntılar nedeniyle Avrupa`ya ve Amerika`ya göç eden müslümanlar beraberlerinde inanç ilkelerini ve kültürlerini de getirdiler. 11 Eylül olaylarıyla birlikte ivme kazanan diyalog çalışmaları Avrupalı siyasetçileri ve batı medyasını, İslam`ı ve müslümanları daha yakından tanımaya sevk etti. Avrupalı hukuk adamı; müslümanlara özgü dini ve kültürel kodlara sahip davalarda alacağı kararların daha sağlıklı ve daha adil olabilmesi için hangi pencerelerden bakması gerektiğini sorgularken, Avrupa basını da artık müslüman nüfusa hitap edebilmesini sağlayacak yeni bir dil arayışına girdi. Ne yazık ki son gelişmeler, batı medyasının bu arayışta hiçbir zaman başarılı olamadığını gösteriyor.
Batı medyası yeni bir dil oluşturamıyor
Tartışmalar ilk olarak 2006 yılında Hollanda Adalet Bakanı Piet Hein Donner`in, yazdığı bir kitapta, halkın üçte ikisinin oyu alındığı takdirde Şeriat`ın Hollanda Anayasası`nda yer alabileceğini söylemesiyle başladı. 7 Şubat 2008`de Canterbury Başpiskoposu Rowan Douglas Williams`in bir konuşmasında İngiltere Anayasası`nın artık Şeriat`ı tanıması ve kabullenmesi gerektiğini söylemesi medyada bomba etkisi yarattı. Olayın kahramanı, ülkedeki azınlıkların oylarını kazanma kaygısı taşıyan bir siyasetçi değil, çok önemli bir din adamıydı. Başpiskoposun Şeriat`ı olumlayan ifadeleri günlerce manşetlerden inmedi. İslam ve müslümanlarla ilgili haberlerde kullandığı üslup ve yayın çizgisi, aklı başında entelektüeller ve diyalog yanlısı siyasetçiler tarafından sürekli eleştirilen Avrupa medyası, gayri ihtiyari yakalandığı bir sınavı daha kaybetti.
Milletvekiline linç kampanyası
Kasım ayı içinde yaşanan iki ayrı vakada da aynı kıyıcı haber anlayışını devam ettirdi basın… Almanya`nın Bavyera eyaletinde, milletvekili Georg Barfuss`un, mültecilerin ülkeye uyumlarını kolaylaştırmak için Şer`i hukukun Almanya`da uygulanması gerektiğini söylemesi üzerine başlatılan linç kampanyası haftalarca sürdü. Bavyera eyaletinin uyumdan sorumlu hükümet yetkilisi olarak adaylığını koyan Barfuss, siyasetçilerin yoğun tepkisi ve medyanın baskısı üzerine adaylıktan çekilmek zorunda bırakıldı.
Batılı için Şeriat kol kesmek demek
Basının Şeriat`a ve müslümanlara bakışını çok veciz bir şekilde özetleyen son olay da bir süre önce Eugen-Biser Vakfı`nın düzenlediği ‘Diyaloga Katkı’ ödül töreninde yaşandı. ‘Kölner Stad Anzeiger’ gazetesi ödüle layık görülen Bosna müftüsü Mustafa Çeriç`i hiç çekinmeden ve iyi araştırmadan ‘iki yüzlü’ ilan etti. `Europa View` dergisinde yayınlanan bir röportajını öne sürerek, günlerce bu aydın ve tüm dünyada sevilen din adamı aleyhinde yayınlar yapan ve müftünün Avrupa`da ‘recm, kol kesmek, kırbaçlama’ gibi cezaların uygulanmasını istediğini düşünen gazete, Mustafa Çeriç`le yaptığı bir röportajdan sonra derin bir sessizliğe büründü.
Yeni konu: Poligami davaları, utanç hikayeleri
Avrupa basınının İslam aleyhtarı üslubu müslümanların sisteme olan güvenlerini sarsıyor ve uyumu ciddi şekilde zorlaştırıyor. İslamfobi kokan haber metinleri ülkede yaşayan müslümanların temsilcisi konumunda olan dernek yöneticilerinin ve sağduyu sahibi siyasetçilerin tepkisini çekiyor.
Batı basınının müslümanları ele alırken takındığı bu menfi yaklaşıma mukabil, Avrupalı müslümanlar hukuk mücadelelerinden genellikle galibiyetle ayrılıyorlar. Basının gözünde ve dolayısı ile Avrupalı vatandaşın gözünde hep terör, töre cinayeti ve illegal olaylarla özdeşleştirilen müslüman kimlik, şimdilerde ise çok evlilik konusuyla birlikte gazete sütunlarında arz-ı endam etmeye başladı.
Avrupa`da Hukuk çaresiz kalıyor
Poligaminin, yani çok evliliğin yasak olduğu ülkelerde yaşayan ve birden çok kadınla aynı evi paylaşan müslüman mülteciler, farklı kültürlere açık olması gereken hukuk sistemlerine büyük dilemma`lar yaşatıyorlar. Hukuk alanında alınan galibiyetler ise medyada büyük bir öfke ve hezeyanla tartışılıyor.
Poligami konusunda Avrupa ve Amerika mahkemelerine taşınan olaylar ise -her ne kadar gülünç görünseler de- mizah konusu yapılamayacak kadar ciddiler…
İki eşliyim dedi ehliyetini geri aldı
Kısa bir süre önce İskoçya`da yaşanan poligami davası okuyanları tam anlamıyla hayrete düşürdü. 50 km. hız sınırı olan yerde 103 km. sürat yaptığı için ehliyetine el konulan müslüman iş adamı Muhammed Enver`in mahkemeye başvurarak ehliyetini geri isteme gerekçesi oldukça ilginçti: Enver iki eşliydi ve eşlerinin biri Motherwell`de, diğeri ise Glasgow`da yaşıyordu. Bir gece birinde, diğer gece öbüründe geceleyen iş adamının bu zorunlu seyahatleri yapması ve eşlerini mutlu etmesi için ehliyetine ihtiyacı vardı. Bayanların mutluluğunu düşünen hakim, Muhammed Enver`in ehliyetini geri iade etti. Sadece 200 Avro para cezasını ödeyerek ehliyetini geri alan Enver, bu mutlu sondan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada; ‘Evet ben iki eşliyim. Benim dinimde dört kadına kadar müsaade vardır. Ancak ben din adamı değilim, bunun açıklamasını yapamam. Eşlerimin onuru söz konusu olduğu için aile meselelerimden bahsetmek istemiyorum’ dedi.
Almanya`dan Poligami`ye yeşil ışık
2004 yılında Almanya`da alınan bir mahkeme kararı yoğun tartışmalara yol açtı. 1996 yılında Almanya`ya iltica eden iki eşli Irak vatandaşı Khedr S.`in Irak`ta kalan eşleri 1999 yılında Almanya`ya geldiler. İlk eşi için oturma müsaadesi alan Iraklı göçmen, ikinci eşi için mahkemeye başvurdu. İkinci eşin mağduriyetine binaen verilen oturma müsaadesiyle Almanya da çok eşliliğe yeşil ışık yakmış oldu. Karara eklenen maddelerle verilen müsaadenin sömürülmesi engellenmek istense de, bu karar poligaminin Almanya`da legal bir zemine oturması için atılmış ilk adım olarak değerlendirildi.
Ülkesinde çok eşlilik yasal olanlar Avrupa`da da rahatlar
Bu yılın Nisan ayında İtalya Bologna`da yaşanan bir olayda mahkeme, bir mülteci müslümanın, ülkesinde kalan ilk eşini Italya`ya getirmesine izin verdi. Kararın gerekçesinde: ‘Müslüman mültecinin ülkesinde poligaminin yasal olması, İtalya`da da bu evliliğin hukuken tanınmasını zorunlu kılıyor’ denildi.
Ne kadar çok eş, o kadar çok para
İngiltere`de Poligami neredeyse olağan karşılanmaya başlandı. Bigami`nin (tek eşlilik) esas olduğu ve çok evliliğin aslında yasak olduğu ülkede; müslüman mülteciler için alınan istisnai kararlar tepkiyle karşılanıyor ancak engellenemiyor. Diğer Avrupa ülkelerinden farklı olarak İngiltere`de poligamistler sosyal haklardan da yararlanabiliyorlar. Çok kadınla aynı evi paylaşan bir adam ilk eşi için haftada 105 Avro ve sahip olduğu her eş için de haftalık ortalama 40 Avro sosyal yardım talebinde bulunabiliyor. Bu yardımların sadece, poligaminin legal olduğu ülkelerde evlenerek İngiltere`ye daha sonra göç etmiş mülteciler için geçerli olduğunu belirten İngiltere Maliye Bakanlığı`nın poligamiye verdiği dolaylı destek bununla sınırlı değil. İngiltere`de çok eşliler, eşlerini gerekçe göstererek vergi indirimlerinden istifade ediyorlar, ev bulma ve edindirme konularında avantaj sahibi olabiliyorlar. Bir poligamist eşlerini ileri sürerek devletten daha büyük ve daha rahat bir ev talep edebiliyor.
Avustralya`da da neredeyse legal
Avustralya`da da Poligami konusunda ciddi adımlar atıldı. ‘Australian’ gazetesinde yer alan bir haberde şöyle deniliyor: Poligami aslında illegal ancak hükümet -İngiltere`de olduğu gibi- yabancı ülkelerin hukuk sistemlerini tanımak zorunda. Buna çok eşlilik de dahil. Bu durumda, ikinci kadın ve bu evliliklerden olan çocuklar sosyal yardım talebinde bulunabiliyorlar.
Bu mesele ancak diyalogla çözülür
Hollanda da, poligamiye- yasal olmamasına rağmen- müsamahayla yaklaşan ülkelerden… Kısa bir süre önce konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Hollanda Adalet Bakanı Ernst Hirsch Ballin, ‘İslam`a dayandırılan çok evliliklerin önünü hukuk yoluyla değil, ancak diyalogla kesebiliriz’ dedi.
İslam referans gösteriliyor, rakamlar korkutuyor
Hindistan, Endonezya, Fas, Suudi Arabistan gibi İslam ülkelerinde yasal olan poligami, Avrupa`da genellikle gizli kapılar ardında, gözlerden uzak yaşanan acı bir realite. Verilen rakamlar tüyler ürpertici… Mensubu olduğumuz dinin cahil cühela eliyle referans edildiği bu ilkelliğin boyutları konusunda epey fikir veren çirkin tablo şöyle:
İngiltere`de 2000`den fazla poligami yaşandığı tahmin ediliyor. İtalya`da bulunan harem sayısı yaklaşık 20 bin. Fransa`da 30 binden fazla harem olduğu düşünülüyor. Bu rakam Amerika`da zirveye ulaşıyor. Amerika`da ortalama 100 bin evde birçok kadının tek bir adamı paylaştığı düşünülüyor.
Avrupa`nın elini kolunu bağlayan ve İslam`ın imajını sarsan poligami davalarının kökü Hollanda Adalet Bakanı`nın söylediği gibi ancak diyalogla kurutulabilir. Ancak müslümanların diyalog adı altında yeniden eğitilmek yerine, kendilerini kendi elleriyle düzeltmeleri ve bu hicap verici manzaradan kurtulmaları gerekiyor.
Emine Karahocagil Arslaner
İlk Yorumu Siz Yapın