"Enter"a basıp içeriğe geçin

Dershaneler Kapatılmamalı, Kapattırılmalı

„Eğitim“ ve „sağlık“ devlet dediğimiz ulu(!) faktörün inisiyatifindedir. Eğer devlet denilen şey eğitimi ve sağlığı bedava ve olması gerektiği gibi sunamıyorsa vatandaşa, niçin var?

Ne işe yarar bu devlet?

Hem doğru dürüst eğitim hizmeti sunamayacaksın hem de bu zaafından istifade etmeye çalışanları günah keçisi ilan edeceksin.

Gel gelelim, günümüzün dünyasında okullarda çocuklarımıza dayatılan şey eğitim de değildir. Öğretimdir. Yani salt temrin… “Dershane eğitimin açıklarını kapatıyor” iddiası o kadar isabetsiz ki, olmayan birşeyin açığı nasıl kapatılır diye sormak elzem.

Örnekle açıklayayım…

Matematik bir bilim dalı değildir. Matematik yardımcı bir disiplindir. Aşağı yukarı tüm bilim dallarında var olan birşeydir yani. Matematik bilmeden sosyal bilimlerdeki grafik analizlerini yapamazsınız, istatistik nedir anlayamazsınız, iktisattaki arz talep eğrisini kurgulayamazsınız vs… Matematiği bildiğinizi söylemeniz kafi değil. Çünkü öğrenmek eğitimin parçasıdır, bütünü değil. Öğretim bilgiyi edinmenizi, eğitim ise onu kullanabilmenizi sağlar. Eğer bir sosyoloji öğrencisi olarak iş hayatınızda matematiği nasıl ve nerede kullanacağınızı bilemiyorsanız, eğer bir mühendis olarak bir şehrin kaldırım taşlarının yüksekliğini hesaplamaktan aciz iseniz ve hesap kitap yapılarak hazırlanan beton karışımları hazır kalıplara dökerken matematiğe başvurmanız gerektiğini algılayamıyorsanız; siz eğitimli değil, öğretimli, üstelik eksik öğretimli, kısaca diplomalı cahilsiniz azizim.

Eğitim toplumsal bir fiiliyattır, kampüslerde edinilmez. Evinin yanından akan ırmağı kullanarak yaptığı düzenekle elektrik enerjisi üreten Trabzonlu Yusuf eğitimlidir ancak aynı şeyi 530 yıllık camiyi restore ederken yıkan restoratör için söyleyebilir miyiz? İşte bu yüzden matematikten sınav yapılması kadar absürt birşey olamaz. Öğrencinin diğer bilim dallarında Matematikten ne kadar istifade edebildiği ölçülmelidir… Batı’nın kültürel hegemonyası ile güç kazanan teknik akıl mekanik zekayı ululamaya devam ettiği sürece bunun gerçekleşmeyeceği de bir başka acı gerçek.

Keşke dershaneler gerçekten de eğitimin açıklarını kapatsalar… Mesela dershaneye giden çocuklarımız şakır şakır ingilizce konuşabilseler, Türkçeye gerçekten vakıf olabilseler, vizyon kazanabilseler, sorgulama ve araştırma yetileri edinebilseler, eğitimin yok saydığı alanlarda: sanatta, edebiyatta, felsefede keşfedilemeyen yeteneklerini keşfedebilseler… Güzel olurdu tabi ama bunun getirisi yok. Eğitim çatlak olmalı ki, sınav fetişizmi ile nesiller duman edilmeli ki yeni kitaplar basılabilsin. O kitaplarda var olan ama okullarda her ne hikmetse öğretilmeyen konular dershanelerin müfredatında yerini alabilsin ve böylece sistemle kucaklaşan dershaneler hayatlarını devam ettirebilsinler.

Dershaneler siyasi hırslardan dolayı değil, idealist gerekçelerle kapattırılmalı ve bunun için zor kullanmaya hiç gerek yok. Eğitime bütçe aktartılmalı, okulardaki kalite artırılmalı, zihinlerde reform yapılmalı ve sistem değiştirilmeli… Bunlar yapılırsa dershaneler kapılarına kilit vuracaklardır zaten. Kısaca: şov yapmayın artık… Samimi olun ve işinizi yapın.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir