Bir kitabın bütün dünyada yankı uyandırması için ve çok satanlar listelerinde ilk sıraya oturması için Emmanuel Todd imzasını taşıması yeterlidir. Emmanuel Todd dünyadaki gelişmelerle ilgili ön görüleri ve isabetli tahminleri sayesinde bütün dünyada dikkatle takip edilen bir yazar. Yazarın ünlü kitabı „Medeniyetler Çatışması“da heyecan verici tesbitler, çarpıcı fikir yürütmelerle dolu.
Emmanuel Todd kimdir?
Emmanuel Todd, parlak bir Fransız tarihçi. 56 yaşında. Baba tarafından, meşhur İngiliz gazeteci Dorothy Todd’un, anne tarafından 1940 yılında vefat eden yazar Paul Nizan’ın yeğeni. Aile içinde başlayan esaslı bir eğitim; Tarih, Antropoloji ve Demografı üzerine yaptığı Üniversite tahsili ona dünya olaylarını iyi tahlil edebilme ve insanlığın geleceğine dair tutarlı ve isabetli analizlerde bulunabilme imkanı sağladı. Emmanuel Todd’un yazdığı kitaplar çeşitli dünya dillerine çevrildi, çok satıldı ve yaptığı bütün ön görüler entellektüel platformlarda, siyaset meydanlarında uzun soluklu tartışmalara yol açtı.
Todd bir takım komplo teorileri ve yüzeysel senaryoların sağladığı zayıf ip uçlarını kullanarak fantaziler kurgulamıyor. Dünyadaki büyük güçlerin mazilerini ve İstikballerini (demografı ve eğitim) ve gerçek güçleri (ekonomi ve inanç) derinlemesine tetkik ediyor. Özenli bir çalışma temposu sayesinde Todd, 1976 yılında daha 25 yaşındayken “La chute” (Nihai Çöküs) adıyla kaleme aldığı kitabında Sovyetler Birliğinin 90’lı yıllarda cökeceğini görebilmişti. Yazar kitabında, gelişmiş bir ülke olan Sovyet Rusya’daki gittikçe artan çocuk ölümleriyle ilgili demografik anormalliği inceliyor ve “Bu askeri heykel 90’lı yıllarda yerle bir olacak” diyordu.
Trajik Saptırma Manevraları, Amerika 2050’den önce yıkılacak
Yıl 2002… Bush Hükümeti Irak’ı işgal etme hazırlıkları yapıyor. Todd Irak’ın işgalinden önce basılan, “İmparatorluk sonrası: Amerikan düzeninin çöküşü” isimli kitabında Amerika’nın askeri, ekonomik ve ideolojik durumuyla ilgili yine tam hedeften vuran ön görülerini teker teker sıralıyor. Amerika’nın evrenselliğinden gittikçe uzaklaştığını yazan Todd, Amerika’nın devasa ve son derece kronik bütçe açıkları içinde kıvranacağını, mevcut askeri gücüyle yalnızca küçük ve zayıf ülkeleri tehdit edebileceğini yazdı. Bu tehditleri “Trajik saptırma manevraları” olarak yorumlayan yazar, USA’nın daha uzun süre bu manevralara ihtiyaç duyacağını ancak çöküşün kaçınılmaz olacağını söyleyerek Amerika’nın vahim sonunundan dünyayı haberdar etti. Dünyanın bir noktadan sonra artık sadece kredilerle yaşayan bir ülkeyi kendi sermayesiyle beslemek istemeyeceğini yazan Fransız tarihçi, “Avrupalı, Japon ve diğer sermayedarların nasıl ve nereye kadar yolunacaklarını henüz bilmiyoruz ama yolunmaya devam edecekler” diyordu. Bu güçlü beyin, çöküşün kesin bir tarihini verememekle birlikte 2050 yılından önce Amerika’nın mutlak suretle yıkılacağını bildiriyordu.
Aynı kitapta Rusya’nın yeniden güç kazanacağı tahminlerinde bulunuyor Todd ve Avrasya için çok iyimser bir tablo çiziyordu. Todd en ilginç varsayımlarını ise İslam dünyası hakkında yapıyor ve 11 Eylül sarsıntısına rağmen İslam dünyasındaki gelişmelerle ilgili gayet optimist açıklamalarda bulunuyordu.
Samuel Huntington ve diğer bazı yazarlar kitaplarını salt “Müslümanlar farklı, biz anlaşamayız” tezi üzerine kurgularken Todd: “Elbette farklılar… Muhammed’den çok önce de öyleydiler. Peki sonra nasıl oldular? Belkide aynı şey? Bizim dörtyüz yıllık geçmişimize benzer bir gelişme göstermiyorlar mı? Biz kanlı din savaşlarımızı, 21. yüzyıla kadar devam eden Modernizm krizlerimizi ne çabuk unuttuk! Kültürel sarsıntılarımız, tahrip edici yabancı unsurlara karşı tepkilerimiz ve oryantasyon zorluklarımız Modernizm sürecinde bizi hep takip etmedi mi?” diye soruyordu.
Ve, Medeniyetler Çatışması
Son çıkan kitap “Medeniyetler çatışması”’da işte bu ana temeller üzerine inşa ediliyor. Kitabın hazırlamasında kendisine yardımcı olan Yusuf Courbage Fransa Ulusal Demografik İncelemeler Enstitüsünün araştırma müdürü.
İslam Dünyası artık sadece doğurmuyor, okuyor ve yazıyor
Todd kitabında İslam dünyasında gittikçe artan okuma yazma oranı üzerinde yoğunlaşıyor. Yazara göre bu oran bütün sınırları zorluyor. Ortalama olarak kadın ve erkek nüfusun yüzde 50’den fazlası artık okuma yazma biliyor. Okuma yazma oranındaki artışı doğum oranlarındaki düsüş takip ediyor. Bu iki temel unsuru yaşam standartlarındaki yükseliş destekliyor. Todd burada azınlıklarla ilgili bir istisnaya dikkat çekerek, doğum oranlarındaki yüksek rakamlara mukabil okuma yazma sayısı yüksek olan Filistin ve Kosovo gibi örnekleri veriyor.
Bu istisnaları dışarda tutmak kaydıyla İslam dünyasında genel olarak doğum oranlarının tek bir nesil içinde nerdeyse yarı yarıya indiğini söylüyor yazar. 1975 yılında kadın başına düşen çocuk sayısı 7,5’iken, bu rakam 2005’de 3,5’a inmiş. Todd, bu sonuçta İslam’daki korunma yöntemlerinin serbest olmasının çok etkili olduğunu belirtiyor. Todd’un verdiği bilgilere göre ülkelere göre dağılan ortalama çocuk rakamları şöyle: Tunus (1,7), İran (2,0), Türkiye (2,35), Fas (2,4) ve Libya (2,8). Rakamların neredeyse Fransa standartlarını yakaladığını yazan Todd, İran’da durumun çok daha düzgün olduğuna, Türkiye’de ise bölgeler arası dağılımın farklılık gösterdiğine işaret ediyor. Pakistan için 4,6 ve Yemen için 6,2 rakamlarını veren yazar bu ülkelerde de kadın nüfusun kısa bir süre önce büyük bir atılım yaparak okuma yazma öğrenmede yüzde 50’lik sınırı aştığını yazıyor. Todd kadın başına doğum oranının 6,8’i bulduğu Afganistan’da da artık kadınların okuma yazma öğrendiğine dikkat çekiyor.
İran gelişme açısından Türkiye’den iyi
Bu objektif unsurların ısrarla göz ardı edildiğini belirten yazara göre en büyük gelişmeyi İran gösteriyor. Todd kitabında açık yüreklilikle İran’ın Türkiye’den çok daha modern, çok daha eşitlikçi ve evrensel açıdan daha güclü bir ülke olacağını ifade ediyor. İran’ın Türkiye’den daha güçlü bir istikrarla devrimlerin acısını geride bırakabildiğini belirten tarihçi, Atom bombasına sahip ve az gelişmiş bir ülke olarak Pakistan’ı çok tehlikeli buluyor.
İnancın zayıflaması kötü
Todd bütün bu engellenemez gelişmelere üçüncü bir faktör daha ekliyor: İnancın giderek zayıflaması. İnanç eksikliği insanları kendi kaderlerini kendi elleriyle tayin etmeye itiyor. Bu güdüye karşı bir panzehir geliştirilemediğini anlatan yazar, eski düzeni savunan kör idraklerin de buna bir çare olamayacağını belirtiyor. Bu güdünün her tarafta çoğulculuğu ve uzlaşmayı bastıracağını belirtiyor Todd ve bu tesbitiyle Filozof Marcel Gauchet’e yakın bir görüş sergiliyor.
İdeolojilerin karşılaştırması
Politik, sosyolojik ve ekonomik koşullar açısından Afrika, Asya, Arap ülkeleri ve Orta Doğu Ülkeleri arasında büyük farklar olduğunu düsünüyor Emmanuel Todd. Bütün bu ülkelerdeki; evlilik ilişkileri, kadınların durumu, kız çocukların ölümleri, ekonomik özellikler, sömürgecilikle ilgili tecrübeler, coğrafı durumun getirdiği zorluklar, darbeci hükümetler, ihtilaller gibi temel meseleler hakkında bilgiler veren yazarların, araştırmacıların kapısını çalan tarihçi yazar, „müslüman toplum bilincinin, değişmeyen İslami ilkelerin ya da müslüman bireylerin çok spekülatif konular olduğu“ yargısına varıyor.
Todd’un açıklamaları, bu kültürlerdeki yüzyıllık bir geçmişi olan aile formlarının, genetik mirasların süzgecinden geçen düşünce ve his dünyaları arasındaki derin uçurumları gözler önüne seriyor. Bu kitlesel aile ve ideoloji karşılaştırmalarına Todd’un eski kitaplarında da rastlamak mümkün. Todd’un gelecekte de bu temel üzerine yeni kitaplar inşa edeceğine eminiz. Bu değerli çalışmalar vasıtasıyla insanlık bir taraftan dünya tarihi hakkında bilgilerini artırırken, diğer taraftan da gelişmelerin istikametiyle ilgili oldukça tutarlı ip uçları edinme imkanı bulacak.
„Medeniyetler Çatışması” alanında bir numara sayılabilecek bir kitap. Bu takdire şayan ders kitabı onu okuyan herkesi bir dünya tarihi uzmanı yapabilecek kapasiteye ve tahlillere sahip zengin bir hazine. Bu hazinenin bir an önce çevrilerek ülkemizin de tarih ve siyaset literatüründe yerini almasını umuyoruz. Kitabın daha ilk sayfasında ileri sürülen edilen bir hipotezle haberimizi bitirelim:
Kültürlar arası bir savaş olmayacak ama savaş her zaman var olacak.
Emine Karahocagil Arslaner
(27 Mart 2008 tarihinde www.timeturk.com sitesinde yayınlanmıştır)
İlk Yorumu Siz Yapın