"Enter"a basıp içeriğe geçin

Medeniyetler Çatışması tezine yeni itiraz : Oliver Roy

Çev. : Emine Karahocagil Arslaner

Medeniyetler Çatışması tezinin entellektuel bir vesveseden ibaret oldugunu savunan Avrupa’lı düşünürler kervanına yeni bir isim daha katıldı.  „Önlenemez Devrim; Modernizm İslam coğrafyasını nasıl değiştiriyor?“ kitabıyla konuyla ilgili tartışmaların seyrini değiştiren  Fransız tarihçi ve Nufus bilimcisi  Emmanuel Todd’dan sonra, yine Fransız bir yazar, Kültürler arasında  çatışma olduğu inancının Amerika’nın stratejik bir kurgusu olduğunu öne sürdü.

Oliver Roy ve Yanlış Savaş

„Siyasal İslam’ın iflası“ kitabıyla ülkemizde tanınan Fransız İslamolog ve Siyaset bilimcisi Oliver Roy,  „Yanlış savaş; İslamcılar, Teröristler ve Batı’nın yanılgıları” isimli son kitabında bütün tecrübelerini, birikimlerini ve analizlerini sentezliyor. İslam dünyasının hızla modernleştiğini ve mevcut çatışmaların Batı’lı kriterlerle harmanlanan İslam algısının doğurduğu yan etkiler olduğunu savunan demograf yazar Emanuell Todd gibi, Fransız İslamolog Oliver Roy da, Batı’daki „dünyayı yönetmeyi hedefleyen dominant bir İslam“ tasavvurunun iki dünyanın menfaatlerinin çatışmasının ürünü olduğunu düşünüyor.

Amerika’nın iki büyük yanılgısı

Fransa Dışişleri Bakanlığı danışmanı da olan İslam araştırmacısı, kitabında Amerika’nın iki mühim stratejik yanılgısının altını çiziyor. Bunlardan biri Amerika’nın Teröre karşı başlattığı küresel kampanya ile ilgili. Amerika’nın diğer büyük yanılgısı da Irak’ı işgalinde gizli.

Küresel bir tehlike olarak çerçevelenen  İslam eksenli Terör algısının özde Amerika’nın Büyük Orta Doğu Projesinin bir parçası olduğunu ve ülkedeki petrollerle bir ilgisinin olmadığını savunuyor Roy.  Irak’taki petrollerin dünya petrol rezervlerinin sadece yüzde ikisini oluşturduğunu hatırlatan yazar, Amerika’nın sadece Büyük Orta Doğu Projesinin bir gereği olarak  İslamcı Terörü Arap ülkelerindeki geri kalmışlığın bir sonucu olarak göstermeye çalıştığına dikkat çekiyor.  Roy, Amerika’nın bu nokta-i nazardan hareketle müslüman ülkelerdeki reform çalışmalarını Antiterör programının temeline oturttuğuna özenle vurgu yapıyor.

Milliyetçilik olmadan demokrasi olmaz

Büyük Orta Doğu Projesi için yapılan bu yatırımlarda çok mühim noktaların dikkatlerden kaçırıldığına değinen yazar, Amerika’nın kültürel kodları ihmal ettiğini ve başarısız olduğunu ifade ediyor.  Irak’ın işgalinden çok önce Mezopotamya topraklarının muhtemel işgalinin sonuçlarından bahsettiğini ve „ Washington Demokratik, dost ve istikrarlı bir Irak’ı hedeflediğini iddia ediyor. Unutun! Milliyetçilik olmadan Demokrasi olmaz. Irak’lılar er yada geç  Amerika’lıların ülkelerindeki varlığını protesto edeceklerdir“ diye yazdığını hatırlatan İslam araştırmacısı, Amerika’nın asıl düşmanlarından habersiz olduğu için yeni yeni düşmanlar edindiğini ve Avrupa’nın da başını belaya soktuğunu öne sürüyor. Roy’a göre,  İslam alemindeki din ve milliyet gibi faktörleri küçümseyen Bush yönetiminin 11 Eylül olaylarından sonra dünya çapında kendini tek yetkili ilan ederek öfkeyle hareket etmesi,  Batı’ya açık müslüman ülkeleri daha çok kendi kültürel kalıplarına itti ve El Kaida gibi Terör örgütlerini  besledi.

Erdoğan’la Taliban arasında seçim yapın

Gayet sürükleyici ve yalın bir uslup kullanan ve tarafsızlığını sonuna kadar koruyan yazar kitabın belkide en can alıcı bölümünde,  „Erdoğan’la Taliban arasında seçim yapmak zorundayız“ diyor ve Amerika’nın yanılgılarının Avrupa’ya da sirayet ederek dünyayı bir kaosa sürüklediğini  vurguluyor.

 

Kavramlar yanlış kullanılıyor

Terörizm, İslamcılık ve Fundamentalizm gibi kavramların eş anlamlı kullanılmalarının çok büyük sakıncalar doğurduğu gerçeğine kitap boyunca tekrar tekrar işaret eden Roy, „Filistin mücadelesiyle, El Kaida terörü arasında esaslı farklar vardır“ diyor. Filistin’lilerin topraklarını geri kazanmak ve bir devlet kurmak için gerektiğinde teröre başvurduğunu dile getiren Fransız  siyaset uzmanı, El Kaida’nın ise sadece kargaşa çıkarmak için, yani terör yapmış olmak için terör yaptığını belirtiyor. Bir halife özlemi içinde olan İslamcıların, şeriati getirmeye çalışan radikallerin ve Kur’an’ı yaşamaya çalışan barış yanlısı müslümanların aynı kefeye koyulmasından duyduğu rahatsızlığı açık ve net bir şekilde dile getiren İslamolog;  Fransız-Isviçre’li Filozof Tarık Ramazan’la, Türkiye’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan,  Terörist başı Bin Ladin’le,  Şeyh Yusuf El Kardavi birbirlerinden farklı kimlikler ve kişiliklerdir diyor.

 

Dünyayı El Kaida’nın gözlüklerinden izlemeye son vermeliyiz

Almanca’ya Mayıs ayı içinde çevrilen ve listelere ilk sıralardan giren kitap Alman eleştirmenlerden de büyük takdir toplamayı başardı.  İslamcı akımları ve İslam dünyasını tanıyan en iyi Batı’lı isimlerden olan Oliver Roy aynı zamanda çok iyi bir Orta ve Uzak  Doğu  uzmanı . Bundan önceki „Siyasal İslam’ın iflası“ ve „“Küreselleşen İslam“ gibi kitaplarında olduğu gibi son kitabı „Yanlış Savaş“‘la da Oliver Roy’un Medeniyetler çatışması ekseninde sürdürülen İslam, İslami Terör ve İslamcılık tartışmalarına yeni bir soluk getireceği muhakkak. Zira Roy bu son kitabında da yine tabularla oynuyor ve,  „ Medeniyetler Çatışması marjinal Radikal bir hareketin hiç hak etmeden dünya sahnesinde merkezde bir yer işgal etmesini sağlayan illuzyondur. Bizler dünyayı El Kaida’nın gözlüklerinden izlemeye son vermeliyiz, çünkü onlar gücünü bundan alıyor“ diyor.

 

Oliver Roy Kimdir?

1949 doğumlu Fransız İslamolog ve Siyaset bilimcisi. Felsefe, Farca ve Siyasal bilimler okudu. Paris milli araştırmalar merkezinin (CNRS) araştırma direktörlüğünü yürüten Roy aynı zamanda Fransa Dışişleri Bakanlığı danışmanı olarak görev yapıyor. Avrupa Güvenlik ve Işbirliği Örgütünün (OSZE) temsilcisi olarak Tacikistan’da bulunan Oliver Roy, oradaki OSZE merkezini yönetti.  École des Hautes Études en Sciences Sociales (YÜksek Sosyal Araştırmalar Enstitüsü)‘de ve Institut d’Etudes Politiques (IEP, Sciences Po)’de dersler veren yazar; İslam dünyası, Asya ve özellikle Afganistan‘la ilgili cok sayıda kitabın müellifi. Oliver Roy, Siyasal İslam’ın iflas ettiğini öne sürdüğü kitabıyla tüm dünyada haklı bir şöhret yakalamış, bu kitabında neofundamentalizm’in güç kazandığını iddia ederek büyük ilgi uyandırmıştı.

(19 Mayıs 2008 tarihinde www.timeturk.com sitesinde yayınlanmıştır)

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir