"Enter"a basıp içeriğe geçin

Evrim, Darwin vesaire…

İmam-ı Azam Ebu Hanife, bu kadar ilmi nasıl edindiği sorulduğunda, „bilmiyorum demekten utanmayarak“ diye cevap vermiş. „Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp“ desturunun canlı bir örneği gibi yaşayan büyük muallim; bilmiyorum, belkide yanlışlığından en şüphe etmediğimiz şey, en yanlış olan şeydir“ diye seslenirken hayatının bir kıyısından, „Cehl ile iftiharı pek severim“ diye gülümser Şair-i Azam Hamid „Bir Şairin Hezeyanı“ isimli eserinin sayfaları arasından… İmam-ı Azamlar‘ın, Şair-i Azamlar‘ın utanmaktan ar ettikleri, Cemil Meriç ustadın „asildir ve cihanşumuldur“ diyerek göklere yükselttiği realiteyi; bir ayıp, bir suç gibi düşünüp, hakaret sıfatı olarak algılayan ve kullanan zevata acıkmak mı yoksa hayret etmek mi gerekiyor, karar veremiyorum… Pişkin pişkin sırıtarak; „acımadı kii, acımadı kii!“ diye cıvıldamak, zat-ı şahanelerine büyük bir düş kırıklığı yaşatmak ve eklemek lazım; Kıyametin ne zaman kopacağını kestiremeyecek kadar „cahil“ ve cümle alemi aptal yerine koyup, dolaylı yollarla Mehdiliğini ilan eden ‚gafil‘ lerin ilmine, irfanına güvenmeyecek kadar da arif olmak gerek, mirim!..

Geçelim…

Almanya’nın cennet mekan bir beldesinde; telefon, televizyon ve internet gibi bütün komunikasyon cihazlarının ortadan kaldırıldığı hoş bir termal otelde sağlık küründeyim. Spor yapıyorum, kitap okuyorum ve bol bol düşünüyorum. UMTS modemle laptopumdan internete ara sıra bağlanıp posta kutumu kontrol edebiliyorum ancak surf yapmak veya e-mail yollamak gibi sanal fiiliyatları kaldıracak kadar ne -öyle ahım şahım- bir hevese, ne de bağlantı hızına sahip değilim. Velhasıl, iki hafta daha kadar buradayım ve yazmayı düşünmüyorum…

Bu yazıyı yollamaktaki gaye ise, „Korktun değil mi? İşte böyle keserler sesini“ mealindeki e-mail sahiplerine durumu izah etmek ve bir önceki yazıyla ilgili serdedilen ve ardı arkası kesilmeyen tenkidlere son bir cevap olmaktır.

Özellikle Charles Darwin’le alakalı satırlar büyük tepki topladı, toplamaya devam ediyor.

Diyebiliriz ki, bütün bir insanlık tarihinde, bu kadar az tanındığı halde; bu kadar taşa tutulan, hırpalanan, yanlış anlaşılan, yanlış yorumlanan ve nefret toplayan başka bir isim yok… Durum o kadar vahim ki, Darwin lanet bir adam olarak yaşamış ve ölmüş olsa dahi; aleyhinde yapılan bütün bu haksız propagandalar, yerli yersiz suçlamalar, yanlış bilgiye dayalı yargılamalar yüzünden, bütün günahlarından sıyrılıp ilahi mahkemede rahatlıkla beraat edebilir. Darwin hakkında çok tekrar edildiği için çok doğru olduğu sanılan galat-ı meşhurları teker teker sıraladım ve karşıma şu tablo çıktı;

Darwin evrim teorisini ileri süren isimdir.

Yanlış… Darwin sadece evrim teorisinin duyulmasını sağlayan isimdir. Darwin’in bazı çağdaşları -Darwin’den bağımsız olarak- evrim teorisini dile getiren makaleler kaleme almışlardır. Alfred Russel Wallace, Darwin’den çok önce, dogal seleksiyonla ilgili bir makale yazmıştır. Darwin’in ve evrimi anlatan diğer Avrupalı bilim adamlarının, kendilerinden çok önce yaşayan; Ibn Haldun, El Biruni gibi Islam alimlerinin metinlerinden etkilenmiş olmaları da kuvvetle ihtimaldir.

Darwin, Galapagos adalarında yaşayan Ispinoz kuşlarının gagaları ve gıda kaynakları arasındaki uygunluğa bakarak, doğal seleksiyon yoluyla değiştiklerini ve evrim geçirdiklerini düşündü.

Yanlış… “Darwin kuşları” olarak da bilinen bu kuş türü, Darwin’in HMS Beagle gemisiyle yaptığı ve beş yıl süren araştırmasında topladığı 32 adet kuş türünden yalnızca biridir. Darwin’in getirdiği örnekleri araştıran Londralı Ornitolog John Gould, Darwin’in başka türlere ait olduğunu düşündüğü kuşlardan 12 tanesinin birbirine çok benzeyen yeni bir ispinoz türü olduğunu açıkladı. Darwin sadece Golopogos adalarından değil, beş yıl boyunca dolaştığı bütün adalardan çeşitli kuş türü örnekleri toplamıştır.

Darwin, ilkelden başlayıp daha iyiye, daha medeniye doğru bir gelişmenin olduğunu iddia eder.

Yanlış… Bilim, bulgulardan hareket ederek ulaştığı sonuçları ortaya koyar, yorum yapmaz. Evrim teorisinde de böyle bir yoruma rastlanmaz. Doğa bilimleri, eldeki delillere dayanarak insanoğlunun ve diğer tüm mahlukatın geçirdiği biyolojik merhaleleri anlatır ve bir teori ortaya koyarlar; evrim teorisi. Kainatın bundan sonra nasıl bir yol takip edeceği (Islami ifadeyle söylemek gerekirse; Sünnetullahın nasıl işleyeceği) konusunda yorum yapmazlar.

Darwin, “insan maymundan geldi” dedi.

Iki kere yanlış… Darwin; insanın insandan, şempanzenin de şempanzeden geldiğini söyler. Darwin, milyonlarca yıl önce yaşayan insanların şekil ve şemal olarak bizden biraz daha farklı olduklarını anlatmaya çalışan adamdır. Darwin’i goril şeklinde karikatürize eden Ingiliz gazetelerinin attığı iftira çamurunun yıllardır temizlenememesinde ise – hiç kuşkusuz- kilisenin büyük katkısı vardır.

Darwin güçlüden yanadır.

Yanlış, yanlış, yanlış… „Survival of the fittest“ , yani “güçlü olan kazanır” sloganı Darwin’e değil, Darwinizm’in öncülerinden Herbert Spencer’e aittir ve Darwinle hiçbir alakası yoktur. Evrim teorisinin çeşitli zorlamalarla „ateist“ düşüncenin hizmetine verilmesinde ve bu karışımdan ortaya çıkan „Darwinizm“ ideolojisinde Darwin’in bir payı yoktur. Darwin, yaşadığı ortama en iyi şekilde uyum sağlayan türün yaşamaya devam ettiğini, bunu başaramayanların nesillerinin tükendiğini savunmuştur. Evrim kendi bulgularıyla çelişen bir sloganı, kavramı veya iddiayı savunmaz. Evrime göre örneğin, „dinazorlar“ çok güçlü hayvanlardır ancak soyları tükenmiştir.

Bu liste daha da uzatılabilir… Bu yazılanlardan dolayı yazı sahibini Darwinci veya evrimci ilan edebilirsiniz ancak, Darwinist veya ateist ilan edecekleri –izninizle- şimdiden Allah’a havale etmek istiyorum. Az veya yanlış bilgi, taşdan heykellerin dikilmesi için zihinlerde müsait ve münbit bir zemin hazırlar. Beynindeki taşdan heykellerin darmadağın edildiğini gören insan için yegane savunma taktiği saldırmaktır… Saldırgan uslup sahiplerinin acılarını anlıyorum ancak burada belirtmeden geçemeyeceğim çok mühim bir nokta daha var;

Özellikle benim yurdumda evrim teorisinin çok az bilindiğini müşahede ediyorum. Evrimle ve Darwinle ilgili araştırmalarımda genellikle Almanca kaynaklardan istifade ettiğim için yazılarımda referans gösteremedim. 2009 yılının Darwin yılı ilan edilmesi de, ilgi duyan herkesin Evrim teorisi ve Darwinle ilgili daha fazla bilgi kaynağına, çok daha uygun fiyatlarla ulaşmasını sağladı. Türkiye’de ise öteden beri, evrimle ilgili objektif ve bilimsel kaynaklar, Adnan Oktar ve avanesinin güçlü gayretleriyle sansüre uğramakta, hatta hiç basılamamakta, dolayısı ile piyasada bulunamamaktadırlar.

Gelecek nesillerin tarafsız ve bağımsız bir vicdana sahip hakikat yolcuları olmalarını istiyorsak, onların sınır tanımayan tecessüslerine kelepçe vurmaktan, yollarına çıkan işaretlerin istikametlerini değiştirmekten vazgeçmeliyiz… Lütfen bu toprakların altını kazımaya ve geleceğimizi, dinimizi kullanarak çalmaya çalışanlara artık fırsat vermeyelim.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir