Turan Dursun’un ölümünün 23. Yılı vesilesi ile, onu sevenlerin ona ne kadar uzak olduklarını yeniden yeniden görmek üzücü. Yazarlar arkalarında bıraktıkları eserleri ile anılırlar oysa, kötü ve yüzeysel sloganlarla değil. Turan Dursun’u öldürenlerle, ona muhabbet beslediklerini ileri sürenlerin birer taraftar ruhuyla karşı cepheye saldırırken kullandıkları argumanlara bakınca Turan Dursun’un ne kadar az okunduğunu anlıyorsunuz. Biraz Turan Dursun’a yaklaşmak ve Turan Dursun hayranlarına birkaç soru yöneltmek istiyorum:
1) Turan Dursun, bir köşe yazısında (2000’e Doğru / sayı 23 / 1988) hadislerden yola çıkarak eldeki mushafların orjinal olmadığı sonucuna varıyor. Benzer efsaneler Tevrat için de geçerli olduğu halde Tevrat’ın değişmediğini ileri sürüyor. Bugün internette çeşitli misyoner sitelerde Dursun’un bu beyanları referans alınarak müslümanlar Tevrat’ın sıhhati konusunda ikna edilmeye çalışılıyor. Dursun, bir ateist olarak Tevrat’a inananlara neden hizmet etmiştir? Dursun’u referans alanların bu durumdan haberi var mıdır?
2) Hadisler, Kur’an’ın telkin ettiği vaka tesbitine aykırı oldukları için sağlam kaynaklar sayılmazlar. Kur’an’a göre bir hadisenin doğruluğunu teyid edebilmek için en az dört kişinin o olaya şahid olması gerekir. Hadis rivayetlerinin genelinde bu inceliğe dikkat edilmemiş, çoğu zaman tek bir güvenilir kişinin nakline itimat edilmiştir. Ayrıca hadisler dilden dile nakledilerek günümüze ulaştıkları için sıhhati şüpheli söylemlerdir. Bütün bu gerçekleri bilen Turan Dursun eserlerinde İslam’ı yermek için mebzul miktarda hadis kullanmıştır. Neden?
3) İbn Haldun’un Mukaddime’sini çevirdiği söylenen (aslında yaptığı şey Pirizade Mehmet Sahip’i sadeleştirmektir. Mukaddime’nin orjinalini bulamadığını da iddia etmiştir ki, tek kelime ile komiktir) Turan Dursun’un, bizzat çevirdiği(!) eserde tenkid edilen ilmi kriterlere aykırı davranması nasıl açıklanır? Dursun’un çevirisinde İbn Haldun hadis nakli ile ilgili şunları yazıyor;
‘İslam dünyasındaki tarihçilerin ileri gelenleri, geçmiş günlerin haberlerini dolu dolu alıp topladılar. Yazdıklarının arasına koydular, sakladılar. Ne var ki asalak ve sorumsuzlar karıştırdılar o haberleri. (…) Bu alanda kimi zaman kuruntulara, sanılara kapıldılar; kimi zaman da bilerek HABER UYDURDULAR…..Aktarmaya alışık kişi, incelemeden yazar, aktarır durur.’
Dursun, kendi yaptığı çeviriye(!) yabancı mıdır? Neden aynı metodu kendi kitaplarında kullanmış, neden hadislerle İslam’ı anlatmaya kalkışmıştır? Bu nasıl bir çelişkidir?
4) Kitaplarında İslam alimlerinden de nakiller yapan Turan Dursun, dipnotlarda verdiği kaynaklar üzerinde islam alimlerinin ittifak ettiklerini tekrar tekrar hatırlatır ama Dursun’un çok sık başvurduğu Ömer Rıza Doğrul’un, yine çok istifade ettigi Suyuti’yi güvenilmez bulduğunu sadece dikkatli okurlar bilir. Peki Turan Dursun ne kadar dikkatlidir?
Bu sorulara cevap verebilecek bir Turan Dursun okuru ile karşılaşmak Türkiye’deki okur sayısı konusundaki kötümserliğimizi izale edebilir belki. Bilvesile Turan Dursun’u saygıyla anıyor, eserlerinin ülkedeki derin çatışmayı derinleştirmek amacı ile değil de, barışa hizmet edebilmek gayesi ile, daha büyük bir özen ve dikkatle tetkik edilmesini temenni ediyorum.
İlk Yorumu Siz Yapın